
Kaş’a 5. gelişim olmuş bu kez. Her gelişimde daha da fazla seviyorum. Her restoranı mı her plajı mı güzel olur! Yıllar geçse de hissettirdiği heyecan ve tutku hiç bitmediği gibi giderek artan bir sevgili gibi benim için Kaş. Daha önce uzun uzadıya yazmaya cesaret edemedim hiç, ortaya çıkanı beğenmemekten, hislerimi yeterince iyi ifade edememekten korktum hep. Bu akşamsa nedendir bilmem sıcağı sıcağına yazmak geldi birden içimden.
Marmaris’te birkaç gün geçirdikten sonra rotamızı Kaş’a çeviriyoruz. (Evet, Kaş’ı özellikle sona bıraktım. Damağımda onun tadı kalmalı.) Sanki yol git git bitmiyor gibi geliyor. Kalkan’dan sonra yaklaşık 30 km kalıyor. Virajlı ve bir tarafı uçurum olan yollar beni iyice heyecanlandırıyor, uçurumun ötesi alabildiğine uzanan muazzam bir deniz. Yolun kenarına sıralanmış arabalardan Kaputaş plajına yaklaştığımızı anlıyorum. Kimisi fotoğraf çekmek için duruyor, kimisi denize girmek için. Bu plajın gerçekten çok güzel bir rengi var.
Nihayet Kaş’a varıyoruz. Paydos Pansiyon’u buluyoruz. O güzelim sarı kapısı bize adeta enerji veriyor. Yol yorgunluğumuzu da pansiyonun sahibi sevgili Barış’ın terastaki kahve ikramıyla güneşin batışını izleyerek atıyoruz.
Kaş’a nasıl ulaşılır?
İstanbul’dan geliyorsanız elbette araba veya uçak. Araba ile geliyorsanız sırasıyla Bursa, Eskişehir, Kütahya, Afyon, Isparta, Burdur üzerinden Kaş’a ulaşabilirsiniz. Hatta sabahın erken saatlerinde çıkarsanız Afyon Kolaylı Tesisleri’nde sucuk ekmek yedikten sonra Isparta’nın Keçiborlu ilçesinde “Lavanta Kokulu Köy” olarak da bilinen Kuyucak köyünü gezip lavanta tarlalarında bol bol fotoğraf çekebilir, daha sonra da Burdur’de yer alan Salda Gölü’nde mola verip dinlenip daha sonra 3,5 saat daha yol alarak Kaş’a varabilirsiniz. Kulağa ne kadar hoş geliyor, değil mi? 🙂
Şayet uçakla gelecekseniz, Kaş Antalya’nın ilçesi nasıl olsa diye yanılıp da Antalya havaalanına inmeyin sakın. Zira Dalaman havaalanı Kaş’a daha yakın. Buradan araba kiralayabilir veya paylaşımlı transferlerden ayarlayabilirsiniz. Paylaşımlı transferlerin bu seneki fiyatı 70 TL idi. Bu transferler uçak saatlerine göre belirli saatlerde oluyor, internetten bulabilirsiniz.
Kaş’ın güzelim plajları
Kaş’ı bir de neden bu kadar çok seviyorum biliyor musunuz, o kadar kompakt ki arabaya hiçbir şekilde ihtiyaç duymadan tatilinizi tamamlayabiliyorsunuz. Merkezden denize girilebildiği gibi merkeze uzak olan plajlara da tekneyle veya minibüs ile ulaşım var.
Doğası muhteşem! Lacivert ve muhteşem berrak bir deniz… İşte Kaş’ın en sevdiğim plajları.
Küçükçakıl
Kaş’ın meydanından 3 dakika yürüyerek ulaşabileceğiniz plajlar kayalıkların üzerine kurulmuş iskelelerden ibaret burada. Denize karışan bir kaynak nedeniyle suyu yer yer buz gibi 🙂 O kavurucu sıcakta insanı epeyce serinletiyor. Burada Çınarlar ve Derya Beach olmak üzere hemen yanyana olan iki tane mekan var. Derya Beach gitgide popülerleşiyor. Sabahın erken saatlerinden sonra boş şezlong bulabilmek oldukça zor. Rezervasyon yaptırmak da biraz güç, telefonla kabul etmedikleri gibi bizzat giderek yaptırmak için de akşam saatlerinde gitmeniz gerekiyor. Bir çalışanla anlaşarak bir gün önceden havlu bırakarak güç bela iki şezlong ayırtabildim 🙂 Giriş ücreti yok , kişi başı 35 TL harcama yaparsanız şezlong ücreti de ödemiyorsunuz. Derya’nın mutfağı da oldukça başarılı. Saat 5’ten sonra bar kısmında müzik de başlıyor.
- Derya Beach
Limanağzı
Birkaç tane tesisi bırandıran Limanağzı’na karayolu ile ulaşım bulunmuyor, Kaş merkezden kalkan tekneler ile yaklaşık 15 dakikada ulaşabilirsiniz. Tekneler sırası ile tüm tesislere uğruyor. La Moda Beach ve Bilal’in Yeri yanyana yer alıyor, Nuri’s Beach ise dağın arka tarafında. Sakin bir gün geçirmek için Limanağzı ideal. Nuri’s Beach giriş ücreti kişi başı 40 TL ancak gün sonunda adisyonunuzdan düşüyorlar zaten. Buranın ayrıca otel kısmı da mevcut.
Hidayet Koyu
Çukurbağ Yarımadası yolu üzerinde yer alan bu muhteşem koyu Güney İtalya kıyılarına benzetiyorum. Aslında güzide ülkemizi hiçbir yere benzetmeyi sevmem ama burayı benzetiyorum işte 🙂 Blanca Beach isimli tesis burada yer alıyor. Ne yazık ki işletmesi pek iyi değil. Hafta sonu sabahın erken saatlerinde doluyor ve rezervasyon da almadıkları için boş şezlong bulamıyorsunuz. Ancak şemsiye ve şezlongunuz varsa yerleşebilirsiniz, yok eğer sadece havlunuz varsa boş ağaç gölgesi bulabilirseniz kurulabilirsiniz 🙂 Şu muhteşem güzelliğe bakar mısınız!
Çukurbağ Yarımadası
Eğer girebilirseniz bu bölgede yer alan otellerin de muhteşem plajları var.
Seyrekçakıl
Kaputaş’ı geçtikten sonra Kaş’a yaklaşırken gördük bu plajı. Meğersem henüz bu sene açılmış. Burada denize girmedik ama harika görünüyordu, Kaputaş’ın bu kadar popüler olmasından sıkılanlar için iyi bir alternatif olabilir.
Kaş’ta dalış deneyimi
Kaş dalış için Türkiye’nin en iyi ve profesyonel noktası. Hem dalış yapılabilecek sonsuz güzellikte birçok nokta mevcut hem de oldukça profesyonel ve global kuruluşlar var.
Kaş’a 5. gelişim olmasına rağmen bu seneye kadar dalış hiç düşünmemiştim. Yerin üstüne çıkılan ve yer altına inilen sporlardan pek haz etmiyorum sanırım, biraz çekinceliyim bu konuda. Yeryüzünde kalmak daha iyi bana göre 🙂 Ancak arkadaşımın hevesi ve ısrarı üzerine bir deneme dalışı yapmaya karar veriyoruz. Dalış için SSI (Scuba Schools International) ve Padi (Professional Association of Diving Instractors) olmak üzere iki farklı global kuruluş var. Biz SSI’yı tercih ediyoruz. Deneme dalışının toplamda 150 TL ücreti var.
Sabah 9’da ofislerinde buluşuyoruz. 3 adet eğitmen var. Bize videolar ile kısaca dalış deneyiminden, ekipmanlardan ve suyun altında neler yapmamız gerektiğinden bahsediyorlar. Heyecanım ve korkum gittikçe artıyor 🙂 Daha sonra hep birlikte tekneye binerek dalış yapacağımız noktaya ulaşıyoruz. İlk durağımızda sadece profesyonel dalış eğitimi almış olanlar dalabiliyor. Bense suyun altında nefes almaya bir nebze alışabilmek için şnorkel ile denize giriyorum. Şnorkelle suyun altında nefes almak çok zor! Korkuyorum, regülatör dedikleri bizim oksijen tüpü olarak bildiğimiz aletten nefes alırken de böyle olacak diye. Eğitmenler daha kolay olacağını söyleyerek yatıştırıyor ve nefeslerimi daha derin almamı öğütlüyor.
2. dalış noktasına geliyoruz. Giyinip paletlerimizi ve deniz gözlüklerimizi geçiriyoruz. Heyecandan kalbim duracak gibi! Son olarak ağırlıklarım ve regülatörüm takılıyor. Herkese ayrı eğitmen düşüyor. Eğitmenimin peşinden kendimi suya bırakıyorum. Şimdi herşeyin kontrolü onda. Beni yatıştırmaya çalışıyor. Önce başımı suyun altına minik minik sokarak regülatörden nefes alma çalışmaları yapıyoruz. Korktuğum gibi değil. Hazırım diyorum! Ve dalıyoruz! Aman Allahım, suyun altı ne büyülü bir güzellik! Açıkçası hiç bu kadarını beklemiyordum, ne güzel balıklar, ne güzel kalıntılar. Müthiş bir deneyim. Su altında kalma süremiz toplamda 20 dakika oluyor.
Çıktıktan sonra çok değişik hissediyorum kendimi. Su altı güzelliklerini görmenin heyecanı da bir başka ama benim için en güzeli bir korkumu yenmiş olmak. İnsan korkularını yendikçe gelişiyor, bunu yaptıysam öbürünü de yaparım diyerekten adım adım ilerliyor. Deneyin mutlaka!
Kaş sokakları
Kaş’ın birbirinden sevimli güzelim sokakları diyerek bitireyim yazımı. Gündüz bunaltıcı sıcağından belki gezemezsiniz ama en azından gün batımında veya akşamları bu güzelim sokaklarda yürüyerek Kaş’ın keyfine iyice varın!
Sizin Kaş’ta en çok neleri sevdiniz?
desene en kısa zamanda kaşa gitmeli…teşekkürler beliz.. 😉
Kaş”ı çok güzel özetlemişsin.Benimde severek tatil yaptığım bir yer.Yazıyı okuyunca tatil anılarımı hemen canlandırdın.Eline yüreğine sağlık
Çok teşekkür ederim 🙂
Kesinlikle Hasan Abi, mutlaka ama mutlaka diyorum Kaş için 🙂
Sayenizde kaş a gitmek farz oldu teşekkürler Beliz hanım