İspanyadan bir mektup

Pazar kahveme, İspanyol bir arkadaşın 15 günlük Türkiye seyahatinden sonra Türkler ve İstanbul ile ilgili kaleme aldığı satırlar eşlik ediyo bu akşam:

“Gözlerinizi derinlemesine incelediniz mi hiç? Koyu renkler ifadenizde her zaman baskındır. Eğer bir parça da olsa üzgünseniz bunu anlamak kolaydır. İşte ben de aynısını İstanbul’un taşlarında gördüm. Rengarenksiniz fakat içten içe hissettiğiniz mutsuzluğu görebiliyorum.

Sanıyorum ki bir değişimin ortasındasınız. Avrupa’yı ve tümüyle modern yaşamı görmek istiyor fakat geçmişinize, tarihinize, geleneklerinize ve dininize zincirlendiğinizi düşünüyorsunuz.
Fakat endişeye kapılmayın ve sabırlı olun.
Siz, İspanya’nın yıllar önceki durumu gibi bir geçiş sürecindesiniz. Sizin, patlamayı ve yargılar ve eleştiriler olmaksızın güvenli ve barışçıl gerçek özgürlüğü hissetmeyi bekleyen ruhunuzu hissedebiliyorum. İçinizdeki ateşi ve onu dışarıya çıkartacak cesareti görebiliyorum.
Sizi anlıyorum çünkü bazen biz de İspanya’da bu tür duygular besliyoruz.

Sizin için dileğim, umarım ki bu geçiş sürecini çabuk atlatırsınız. Fakat özünüzü ve sizi siz yapan değerleri asla unutmayın. Çünkü yaşamak için önemli nedenler olmaksızın tümüyle özgür olmak gelişmiş kapitalist ülkelerde birçok insanı mutsuzluğa sürüklüyor. Sadece küreselleşme, para, üretim, statüs, mal-mülk ve kıskançlıklar… Kendi kimliğinizi her zaman hatırlayın.”

Fazla mı iyimser bilmiyorum ama son zamanlarda ülkemizin içinde bulunduğu kötü günlerden sonra ilaç gibi geldi bana bu satırları okumak. Umut verici…

Ha bir de , Kapalıçarşı’dan minik bir kavanoz nazar boncuğu almış kendisi. Türkiye seyahati ile ilgilenenlere kavanozdan bir nazar boncuğu ve bu mektubu veriyormuş. Bana gelen zarfın içinden de nazar boncuğu çıktı. Sizce de çok anlamlı bir hediye değil mi ?

Hep saklanası…