Paris’teki 3. günüm. Sabahın erken saatleri, 8 buçuk falan olmalı. Le Marais tarafına gitmek üzere yola düşüyoruz. Metronun 1 numaralı hattındayız. Bastille durağında iniyoruz.

Tabi yine önceden araştırmışım, sabah kahvaltısını ille de bir Yahudi pastanesi olan sarı vitrinli  Sacha Finkelzstajn‘de yapmak istiyorum. Sorun şu ki sokaklar bomboş ve tüm dükkanlar gibi bu pastane de kapalı!

Açılmalarını bekleyemeyecek kadar açız. İlk bulduğumuz açık pastaneye dalıyoruz.

Florance Kahn da bir Yahudi pastanesi ve tam olarak Le Marais bölgesinin kalbinde yer alıyor. Zaten burası bir yahudi mahallesi. Mavi renkli mozaikleri ile nasıl da tatlı görünüyor!

 

Yanımda iki tane Adanalı arkadaş var. İçeri girmeden önce endişeleniyorum onları burada nasıl doyuracağız diye. Malum Fransızların kahvaltısı genelde bir kruvasan ve kahveden ibaret oluyor. Hoş ben seviyorum o kültürü ama herkes öyle olmuyor tabi.

İçeriye adım atıyoruz ve türlü türlü sandviçler, değişik poğaçalar, kekler, ekmekler ve unlu mamüller karşılıyor bizi. Oh be! Önce gözümüz doyuyor.

İki sandviç seçiyoruz bir de değişik bir tür ekmek. Adanalılar çay söylüyor, bense espresso 🙂

Sokaklar yavaş yavaş insanlarla dolmaya başlıyor. Tam karşıda buranın meşhur falafelcisi var. O da henüz açılmamış tabi.

Bu güzel sokakları hazır boş bulmuşken biraz fotoğraf çekiyoruz. Ve işte Sacha Finkelzstajn da kepenklerini kaldırıyor!

Du Marche Sainte Catherine meydanı

Ve vakit öğlen olduğunda o falafelcinin önünde bir kuyruk bir kuyruk!

 

İşte Le Marais’e bu kadar vakit ayırabiliyoruz. Bir de gece hayatını görmek istiyorum ama o da bir sonraki Paris seyahatine artık 😉